preloader

Siğil Tedavisi

Siğil, cilt ve mukoza üzerinde ortaya çıkan benign (iyi huylu) lezyonlar olarak bilinir. HPV adı verilen bir virüsten kaynaklı olarak oluşan bu lezyonlar pek çok alt tipe ayrılır. Siğillerin kişiler arasında yayılması direkt yoldan ya da indirekt yoldan temas etmesi şeklinde olur. Derinin üst katmanı olarak bilinen normal epitelyal bariyerin hasar aldığı durumlar siğilin gelişmesine ortam hazırlayabilir. Siğil tedavisi sırasında karşı karşıya kalınan çeşitli zorluklar bulunsa dahi bu lezyonların büyük bir kısmı genel olarak birkaç yıl içinde kendi kendine gerilemeye eğilimlidir. Ortalama 100’den daha fazla alt çeşidi mevcut olan HPV enfeksiyonları 6, 11, 16, 18, 31 ve 35 gibi numaralandırılmış alt çeşitlerle oluşmuş olan hastalıklarda kanserin gelişmesine bir yatkınlık durumu söz konusu olabilir. Kötü huylu durumlara dönüşüm genel olarak özellikle genital bölgelerde siğili olan ya da bağışıklık yetmezliği hastalığı bulunan kişilerde görülür.

Siğil Neden Oluşur?

HPV siğil etkeninin olduğu bir virüs tipidir.  Ortalama 100’den fazla alt çeşidi vardır. Bu alt çeşitlerin bir kısmı vücudun sadece belli kısımlarında siğil gelişimi ile alakalı olsa dahi siğillerin deriyle teması halinde bulaşabilmesi ihtimali sebebiyle ağızda siğil ve yüzde siğil gibi farklı vakalarda olduğu gibi insan vücudunun değişik bir bölgesinde de oluşabileceği unutulmamalıdır. Human papilloma virüsü; düz, genital ve palmoplantar şeklinde ifade edilen pek çok farklı tipte siğil gelişmesine sebep olabilir. HPV virüsünün bazı alt çeşitleriyle ortaya çıkardıkları siğil çeşidi arasında da bir bağlantı vardır.

Siğil Bulaşıcı Mıdır?

Dünya genelinde bakıldığı zaman yaygın şekilde görülen siğil tipleri insan genel nüfusunun ortalama 10’da 1 oranını daha öncesinde etkilemiş olan bir hastalıktır. Okul çağındaki çocuklarda görülme sıklığı bu durumdan 2 kat fazla şekilde tespit edilir. Kasap gibi et işleriyle yakından uğraşan ya da  bağışıklık yetmezliği gibi hastalığı bulunan kişilerde de siğil gelişimi daha sık zaman diliminde tespit edilir. Siğilin cinsiyetlere göre dağılımı incelendiğinde ise kadınlar ve  erkeklerin bu hastalığa genel olarak eşit oranda yakalanmış olduğu görülür. Sert bir yapıya sahip olan ve kanseröz özelliği olmayan bu şişlikler genel olarak deri yüzeyinde ortaya çıkar. Bu enfeksiyonun oluştuğu deri bölgesiyle temas edilmesi, hastalığın diğer kişilere yayılması konusundaki temel faktör olarak bilinir. Virüslerin sebep olduğu siğil çeşitleri son derece bulaşıcı bir yapıya sahiptir. Bu siğillerin oluşmasına sebep olan virüsler direkt olarak kişiden kişiye, bazı zamanlarda da dolaylı yollardan tıraş bıçağı ya da havlu gibi eşyalar yoluyla bulaşabilir. Bu sebeple siğili olan insanlarla yakın temas etmekten ve kişiye özel olan eşyaları ortak şekilde kullanmaktan kaçınmak gerekir. Siğili olan kişilerin siğil bölgesi ile temas etmesinde sonra temas eden sağlıklı kişiler her zaman siğil oluşması gözlenmese dahi HPV virüsünün kapılma ihtimali son derece yüksektir. Her insanın bu virüse karşı vermiş olduğu bağışıklık cevabı  kendine hastır. Siğilin oluşup oluşmayacağını ise bu kişiye özel bağışıklık yanıtı belirler. Bazı HPV türlerinin oluşturduğu genital siğiller özellikle de cinsel temas yoluyla bulaşır.

Siğil Tanısı Nasıl Konulur?

Siğillerin büyük bir kısmında herhangi bir belirti görülmeyebilir. Siğillerle alakalı olan şikayetler genellikle kozmetiğe bağlı sebeplerden kaynaklanır. Uzman doktor tarafınca gerçekleştirilecek olan fiziki muayenede deri üzerinde kabarık şekilde, düzensiz yüzey ve kenara sahip olan bir yapı şeklinde tespit edilir. Genel olarak 1 milimetre ya da birkaç santimetre arasında değişiklik gösteren boyutlara sahip olan siğiller ayak tabanı üzerinde (plantar) geliştiği vakalar durumunda nasır dokusu ile karıştırılabilme ihtimali söz konusu olduğu için dikkatli olunması gerekir. Siğil tanısı konulurken bunun temelini tam anlamıyla fiziki muayene oluşturur. Muayene dışında ise  immünohistokimyasal yöntemler aracılığıyla siğile sebep olan virüsün yapı parçaları ya da kalıtım materyalinin de varlığı incelenebilir. PCR (polimeraz zincir reaksiyonu), siğile sebep olan virüsün DNA’sının çoğaltılmasıyla birlikte virüsün varlığının da ortaya koyulmasına katkı sağlar. Siğil tanısı esnasında bazı şüphelerin gelişme göstermesi durumunda biyopsi işleminin yapılmasına da gerek duyulabilir.

Siğil Tedavisi Nasıl Yapılır?

Human papilloma virüsünün alt çeşitlerinden bir kısmının kanser hastalığı gelişimiyle alakalı olduğu tespit edilmiştir. Tip 6, 11, 16, 18, 31 ve 35 HPV virüsünün, özellikle de bağışıklığı baskılanmış olan kişilerde ortaya çıkarmış olduğu genital bölge siğilleri arasında iyi huylu olan bir  siğilin kötü huylu (malign) bir karaktere dönüştüğü gözlenebilir. Siğil tanısı koyulduktan sonra hastanın kendi tercihleri, şikayetleri ya da maliyeti gibi çeşitli konular göz önünde bulundurulup tedavinin planlaması sürecine geçilir. Çeşitli siğil ilacı kullanımı olmasına rağmen bazı siğil çeşitlerinin tedavi sonrasında da tekrar meydana gelme ihtimali söz konusudur. Ortalama her 3 siğilden 2’si genel olarak 2 yıllık bir zaman zarfı içinde kendi kendine iyileşme ve gerileme eğilimine sahiptir. Bu sebeple doktorlar tarafınca bazı siğil çeşitlerine yönelik olarak yapılan tedavi uygulamalarının yerine müdahale etmeden siğilin gidişatının gözlenmesi kararı alınabilir. Sadece gözlenmeye karar verilen siğil çeşitleri  düşük olsa dahi yayılma ya da büyüme gibi riskli durumlar ortaya çıkarabilir. Siğil tedavisi için reçetelendirilmiş olan ilaçlar genel olarak topikal yani deri üzerine ya da siğil kremi şeklinde kullanılan ilaçlardır. Yaygın olarak görülen siğil çeşitlerinde ilk tedavi alternatifini genellikle salisilik asit içeriğine sahip olan ilaçlar oluşturur. Salisilik asit kullanımıyla beraber bu çeşitteki siğillerin %50’si oranında daha fazla iyileşme sağlandığı görülür. Retinoik asit ve türevleriyle birlikte bazı deri üzerinde uygulaması yapılan kemoterapi ajanları da yine gerek görülmesi durumlarında uzman bir doktor tarafınca siğil tedavisi sırasında tercih edilebilecek ilaç çeşitleri arasında yer alır. Dondurma tedavileri, azot gazının hem yoğun hem de soğuk şekilde karışımının siğil üstüne uygulanması şeklindeki tedavi işlemidir. Bu işlemin amacı soğuk tahribatıdır. Bu sayede siğilin o bölge üzerinden uzaklaştırılması daha kolay bir hale gelmiş olur. Farklı tedavi yöntemleriyle yapılan denemelere rağmen herhangi bir iyileşme sağlanamamış olan siğillerde cerrahi operasyona başvurulması gerekebilir.

Aklınıza Takılan Sorular
mı Var?